- Politik
- Türkiye
İnanılması zor ama gerçek olaylar
Türkiye, pek çok ülkede normal sayılmayan olayların artık sıradan görüldüğü bir ülke haline getirildi. Geçen hafta insana »Bu da olabiliyormuş« dedirten iki olay yaşandı.
İlki Edirne E Tipi Cezaevi'nde tutulan HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş'ın hücresine »twitter araması« yapılmasıydı. Komik ama gerçek. Adalet Bakanlığının emri üzerine cezaevi görevlileri Demirtaş'ın odasında arama yaptı. Koca devlet, 24 saat gözetim altında tuttuğu, izlediği Demirtaş'ın değil, şifresini verdiği bir arkadaşının twitter atabileceğini akıl edemedi. Tam bir kara mizah örneği. Şu günlerde yazdığı öykü kitabı konuşulan Demirtaş, herhalde bu baskını da güzel bir öyküyle anlatır.
Yücel Özdemir 1968‘de Varto’da doğdu, Köln‘de yaşıyor. İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Matematik Bölümü’nde okuduğu sırada Evrensel Gazetesi‘nin önceli olan haftalık haber-yorum dergisi “Gerçek”te sorumlu yazıişleri müdürü olarak gazeteciliği başladı.
Ordu içerisinde Kürtlerin, Alevilerin ve solcuların takip edildiğine dair gizli belgeler dergide yayınlandıktan sonra hakkında “vatana ihanet” suçlamasıyla dava açıldı. Ağustos 1993‘te Almanya‘ya sığınma başvurusu yapmak zorunda kaldı. Özdemir, yayınlandığı gündem bu yana Evrensel gazetesine Almanya‘dan haberler ve köşe yazıları yazıyor. Münih Eyalet Mahkemesi‘nde devam eden NSU Davası‘nda kura çekimiyle akreditasyonu kabul edilen 50 gazeteci arasında yer alıyor ve buradaki yerini Neues Deutschland gazetesiyle paylaşıyor.
İkinci olay ise öğretmen Ayşe Çelik'in başına gelenler... 8 Ocak 2016'te gecesi evinde en çok izlenen televizyon kanallarından biri olan Kanal D'de yayınlanan sohbet, eğlence ve magazin programı Beyaz Show'u izleyen Diyarbakırlı »Ayşe öğretmen«, o günlerde Kürt kentlerinin güvenlik güçleri tarafından yerle bir edildiğini bütün Türkiye'ye duyurmak için canlı yayına telefonla bağlanmaya karar vermişti. Ve yayına bağlanmayı başarmış, milyonlarca izleyiciye, »Ülkenin doğusunda yaşananların farkında mısınız? Sessiz kalmayın, insanlar, çocuklar ölüyor. Burada yaşananlar ekranlarda çok farklı aktarılıyor. Sessiz kalmayın. İnsan olarak biraz daha hassasiyetle yaklaşın. Görün, duyun ve artık bize el verin. Yazık. İnsanlar ölmesin, çocuklar ölmesin, anneler ağlamasın« çağrısını yapmıştı.
Terörle hiçbir ilgisi olmayan bu insani çağrıya programın sunucusu Beyazıt Öztürk de destek vermişti. Stüdyoda çoğunluğu gençlerden oluşan izleyiciler de öğretmenin »Çocuklar ölmesin« çağrısını hep birlikte alkışlamıştı. Politik olmayan eğlence programında güzel ve anlamlı bir tablo oluşmuştu.
Ama bu güzel dayanışma tablosu, ekran başındaki hükümet yetkililerinin hoşuna gitmedi. »Çocuklar ölmesin« çağrısından »terör örgütü propagandası« çıkarıldı. Bir gün sonra Ayşe öğretmenin evine özel timler baskın düzenledi, gözaltına alındı, sonra hakkında dava açıldı.
Programın sunucusu ve yapımcısı hakkında da »terör propagandası«ndan soruşturma başlatıldı. Ancak sunucu eleştirilerin ardından çıkıp »gürültüden duymadım« diyerek özür diledi. Yetmedi, »Ben devletin tarafındayım« dedirtildi. Korkudan aylarca programa canlı telefon bağlantısı yapamadı. Kanala da 900 bin TL (Yaklaşık 225 bin Euro) para cezası verildi.
Peki ya Ayşe öğretmen... Söylediklerinden hiç pişman olmadı. Milyonlarca insanın duyduğu sözlerinin arkasında durdu, boyun eğmedi. Çünkü söylediklerinin terörle ilgisinin olmadığını çok iyi biliyordu. Hakkında açılan davada örgüt propagandası suçlamasıyla 7,5 yıl hapis cezası talep edildi. Sonra 15 ay hapis cezası verildi. 2 Ekim'de itirazı değerlendiren İstanbul Bölge Asliye Ceza Mahkemesi 15 ay hapis cezasına onayladı. Ayşe öğretmen şimdi 2-3 aylık hamile. Yakında cezasını çekmek için cezaevine girecek, çocuğu da gözlerini cezaevinde açacak. Bu kararla, Türkiye doğmamış çocukların da hapse atıldığı bir ülke haline geliyor. Adalet Bakanlığı'nın verilerine göre şu anda zaten cezaevlerinde 0-6 yaşları arasında 594 çocuk var. Buna rağmen hükümete yakınlığıyla bilinen »Akşam« gazetesi bir süre önce cezaevlerinin çocuk haklarına uygun donatıldığını ileri sürerek övmüştü. Dışarıda doğup hapishaneye girenlere şimdi bir de hapishanede doğacak Ayşe öğretmenin çocuğu eklenecek.
Akıl dışı davranışlar ve cezalar aslında rejimin büyük bir panik içerisinde olduğunu gösteriyor. Panikledikçe toplum üzerinde korku ve şiddeti yoğunlaştırıyor. En insani, masum çağrılara verilen hapis cezasıyla elbette bütün topluma bir gözdağı vermeyi amaçlıyor. Hiç kimsenin gerçekleri dile getirmesi, televizyonların da bunları yayınlanması istenmiyor. Bir tek Erdoğan konuşsun diyorlar. Bunu yaparak her diktatör gibi halkı susturacaklarını, muhalefeti bastıracaklarını sanıyorlar. Ama mümkün değil. Korku tüneli çoktan aşıldı.
Das »nd« bleibt gefährdet
Mit deiner Hilfe hat sich das »nd« zukunftsfähig aufgestellt. Dafür sagen wir danke. Und trotzdem haben wir schlechte Nachrichten. In Zeiten wie diesen bleibt eine linke Zeitung wie unsere gefährdet. Auch wenn die wirtschaftliche Entwicklung nach oben zeigt, besteht eine niedrige, sechsstellige Lücke zum Jahresende. Dein Beitrag ermöglicht uns zu recherchieren, zu schreiben und zu publizieren. Zusammen können wir linke Standpunkte verteidigen!
Mit deiner Unterstützung können wir weiterhin:
→ Unabhängige und kritische Berichterstattung bieten.
→ Themen abdecken, die anderswo übersehen werden.
→ Eine Plattform für vielfältige und marginalisierte Stimmen schaffen.
→ Gegen Falschinformationen und Hassrede anschreiben.
→ Gesellschaftliche Debatten von links begleiten und vertiefen.
Sei Teil der solidarischen Finanzierung und unterstütze das »nd« mit einem Beitrag deiner Wahl. Gemeinsam können wir eine Medienlandschaft schaffen, die unabhängig, kritisch und zugänglich für alle ist.